Aradığınızı bulamıyoruz gibi görünüyor. Belki arama yapmak yardımcı olabilir.
Hakkımızda
Başka Şeyler
2012 yılının Mart ayında önce Milas - Dörttepe Köyünde sevimli mi sevimli bir köy evinde başladı her şey. Vargilya olarak anılan bu bölgenin ilk yerli halkı olan Lelegler ilham kaynağıydı. Yayıncılıktan çiftçiliğe ve hayvancılığa ince bir geçiş, insanın dünyaya bakışını da değiştiriyor. Üzerindeki bit ve pirelerle beslediği yavrularını inanılmaz bir savunma ve dayanma gücüyle büyüten tavuğun dünyasının yumurtadan ibaret olmadığını görmek insana kendi hayat yolculuğunda zikzaklar çizdiriyor. Tilki, kaz, domuz, zeytin, limon, elma, portakal, her biri yenilebilecek yemeklere dönüşen, otlar, bitkiler, sebzeler… Şehir hayatındaki dünyaya açılan pencere gibi değil. Bu “pencere” hadisesi belki bir başka yazının konusu olabilir. Ama o pencereden bir kere bakmaya başladığınız da yürümeye, gezmeye, uçmaya başlıyorsunuz, zaman zaman bu yürüyüş ve gezmelerde bir şeylere, bir yerlere, birilerine toslayabiliyorsunuz.
Ege gibi bir pencereden bakmaya başladığınızda, o pencereden yola çıktığınızda da yol kısa bir yol olmaktan çıkıyor. Deniziyle, toprağıyla ve o denizin içindekiler ve o toprağın üstündekilerle dünyanız öyle bir büyüyor ki bu kocaman dünyanın keyifli yolculuğunu daha kalabalık bir şekilde gerçekleştirmek istiyorsunuz.
Bendeniz, ömrümün neredeyse yarısından fazlasını müzik denen bir serüvenin peşine takılarak geçirdim. Benim gibi sizlerin de bir çoğunuzun hayatında kâh müzik, kâh sinema, kâh tarih, kâh matematik, şiir, öykü ve diğerleri oldu. Yıllar içinde çok kere yolumuz çok yerde buluştu. Şimdi daha da farklı bir şekilde kesişti bu yolculuk. Ege’den Ege’nin zaman zaman fena esen deli rüzgârıyla, bohçamızda, müzik, sinema, siyaset, tarih, arkeoloji, şiir, bahçe, çevre ve daha bir dolu argümanla hayata attığımız çiziği büyütmenin peşine düştük.
Değirmendere, Karamürsel, Hereke, Başiskele, Gölcük İzmit, Kocaeli de böylesine büyük bir pencere hem de çok büyük. O pencereden ŞEYLER olarak bakmaya devam etmeye çalışacağız dünyaya.
O pencereden yürümeye başlıyoruz. Hayata atacak bir çiziği olan herkesle buluşmanın peşindeyiz. Düşlerimizde büyük yangınlar var. Saatimiz büyük mü büyük. Parklarımız, meydanlarımız, yağmurlarımız var. Kalplerimiz de. Her ne kadar yorgun, kırık da olsa ritmi güzel atan, dünyaya güzel bakan kalplerimiz var.
ŞEYLER’i yanınızdan eksik etmez, arada bir çizik atmayı ihmal etmezseniz bu yolculuk o kadar kalabalık, düşlerimiz o kadar büyük olur, serüven bir karnavala dönüşür.
ŞEYLER sana bakıyor artık, yaprakları elinin altında. Kalemi eline al, bir çizik de sen at.
EDGAR ALAN POE “Bir düşün içinde bir düş mü bütün gördüğümüz ve göründüğümüz” diye soruyor. Benim için adeta bir tılsıma dönüşen bu dizeyi ödünç alarak anlatmaya çalışalım meramımızı. Zaman ne gösterir bilinmez. Ama hissettiğimiz o ki, ŞEYLER hepimizin yolculuk rehberi olmaya çalışacak, geçmişe, düne ve bugüne. Ağaçlardan taşlara, gökyüzünden derin sulara, çalgılardan düğünlere, peynire, süte, balıklara, kedilere, yakılan ağıtlardan mezarlara, topla dövülen kıyılardan, kulaç atmayı öğrendiğimiz denizlere, kültürü, geçmişi ve geleceğiyle bütün bu bölgenin ve dünyanın penceresinden soracağız kendimize “ Bir düşün içinde bir düş mü bütün gördüğümüz ve göründüğümüz”.
Yazılarınızı, şiirlerinizi, öykülerinizi, çevirilerinizi, çevremize ait haberlerinizi, anılarınızı, önerilerinizi, eleştirilerinizi bekliyoruz.
suat bilgi